Elektriğin üretildiği, nakledildiği ya da kullanıldığı durumlarda, bir elektrik voltajı iletildiğinde ya da bir verici cihaz bir elektromanyetik dalga yaydığında ortaya çıkan yan etkilere Elektrosmog ya da Elektromanyetik Kirliliğin Yan Etkileri denir. Elektrosmog 5 kategoriye ayrılabilir. Bu yazıda her kategori açıklanırken nasıl oluştuğu, hangi hastalıklara neden olabildiğiyle ilgili örnekler verilmiş ve korunma yöntemleri anlatılmıştır.
Türkiye’de bu konuyla ilgili kaynak bulmak da oldukça zor, konuyla ilgili farkındalık ise baz istasyonları ve cep telefonları hakkında endişe duymanın ötesine geçmiyor. Endişe duymak gerekli tabi ki, ancak sadece endişe duymak yeterli değil, konuyu bilmek ve neden ve nasıl kaçınacağımızı anlamak gerekli. Bu nedenle böyle bir yazı hazırlama ihtiyacı hissettim.
Aşağıda verilen vaka örneği Prof. Dietmar Heimes‘in yazdığı “Bioresonance According to Paul Schmidt” kitabından alınmıştır. Elektrosmog kaynakları ve korunma yöntemleri hakkında yazdığım bilgilerin çoğunu da aynı kitabın bazı kısımlarından derleyerek hazırladım.
Şiddetli baş ağrıları çeken küçük bir çocukta yapılan tıbbi testlerle hiçbir neden belirlenemez ve tamamlayıcı tıp yöntemlerine başvurulur. Elektromanyetik etkilenmeden şüphelenen alternatif tıp uygulayıcısı, çocuğun evini ve odasını görüp değerlendirmek ister ve görünürde bir şey bulamaz. Ancak çocuğa gece uykusuyla ilgili detaylar sorulduğunda çocuğun radyo teyp cihazını yastığının altına koyarak uyuduğu anlaşılır. Neden böyle yaptığı sorulduğunda, teybin yastığını ısıttığını ve böylece sıcak bir yastıkla uyuduğunu söyler. Ancak ısı yaymanın ötesinde güçlü bir manyetik alan da yaratan bu cihazın çocuğun baş bölgesinde yoğun bir etkilenmeye yol açarak şiddetli baş ağrılarına sebep olduğu anlaşılır. Yastığının altına teybi koyarak uyuma alışkanlığını bırakınca baş ağrıları tamamen ortadan kaybolur.
Bu örnek iki açıdan çok önemlidir. Birincisi elektromanyetik alanların vücutta ortaya çıkarabildiği semptomlara bir örnek teşkil eder, ikincisi de iyileşmek için her zaman tıbbı bir tedavinin gerekmediğini, bazen sadece nedeni bulup ortadan kaldırmakla iyileşmenin sağlanabileceğini gösterir.
Elektrosmog Kaynakları
-
Alternatif Elektrik alanları: Alternatif bir voltaja bağlı herhangi bir kablo bir alternatif elektriksel alan yaratabilir. Hatta ona takılı bir cihaz olmadan bile! Bu alanın büyüklüğü Volt/metre olarak verilir. Bu alanlara girip çıkmak vücudumuzun bir elektrik voltajı etkisine girmesi anlamına gelir.
Bir elektrik alanı için biyolojik eşik değer yaşam alanları için 10V/m uyuma alanı için ise maksimum 5 V/m olarak tespit edilmiştir.
İsveç Monitör standartlarına göre 5-2000 Hz frekans aralıklarında çalışan bir ekranın 30 cm uzaklıkta maksimum 10 V/m elektriksel alan yaymasına izin verilmiştir. Daha yüksek frekanslarda çalışan cihazlarda (2-400 kHz) sadece 1 V/m ye izin verilmektedir.Türkiye’de izin verilen değerleri bulamadım ancak monitör ve bilgisayar alırken TCO (Tjänstemännens Centralorganisation) sertifikasına uygunluk aranması yerinde olacaktır. TCO İsveç kökenli, çevreye minimum olumsuz etkisi olacak şekilde tasarlanmış olan yüksek performanslı ICT (Information and communications technology) ürünlerine sertifika veren üçüncü parti bir sertifikalandırma şirketidir.
1996 yılında İngiliz bilimadamı Dr. Roger Coghill çocukluk çağı lösemileriyle ilgili yayımladığı çalışmada yatak odasında oldukça zayıf alternatif elektriksel alanlarda bile lösemi riskinin 2 kat arttığını, daha yüksek değerlerde ise (20 V/m) 3.5 kat arttığını bildirmiştir. Bu değer oldukça küçük bir değerdir. Normalde çoğu kez yaşam alanlarında 150 V/m yi geçen elektriksel alanlar tespit edilmektedir!
Almanya gibi çok gelişmiş bir ülkede evde 7000 V/m işyerlerinde ise 20000 V/m gibi değerlere izin verilmesi sizi şaşırtabilir. Bu değerler artmış lösemi riski için bildirilen değerlerden 70-200 kat fazladır.
Yüksek voltaj güç hatları, topraklanmamış cihazlar, elektrikli battaniyeler ve yaylı yataklar yaşadığımız alanlarda alternatif elektriksel alanlara maruziyetimizi arttıran en önemli faktörlerdendir.
-
380 kV yüksek voltaj güç hattına 100 metre uzaklıkta bile evde 30V/m değerler ortaya çıkar. Bu nedenle böyle bir hattan en az 200 metre uzakta yerleşmek uygun olacaktır.
-
Elektrikli battaniye vücudumuza 1cm mesafede 2000 V/m yüksek bir alternatif akım yaratır.
-
Metal bir yatak başı ya da metal sarmallı yaylı yatakların yakınına yaklaştırdığınız ucuna herhangi bir şey takılı olmayan bir uzatma kablosu tüm yatakta 39 V/m bir alan yaratabilir.
Uyurken bu akımlara karşı daha hassas olduğumuzu unutmamalıyız.
Peki yatak odasında elektrik alanlarına maruziyeti azaltmak ve kendimizi korumak için ne yapmalıyız?
- Topraklamalı prizler kullanın. (Gerçekten topraklanmış olmalı, topraklanmış görünümlü değil)
- Gereksiz tüm fişleri prizden çekin, uzatma kablosu kullanmayın ya da onları da prizden çekin.
- Asla alarmlı radyo saat kullanmayın (çok yüksek alan oluştururlar)
- Asla kablosuz telefon bulundurmayın
- Ahşap karyola ve yatak başı tercih edin
- Yaylı yatak yerine alternatif başka malzemelerden yapılmış yatak kullanın
- Elektrikli battaniye kullanmayın
- Mutlaka yatağın başının dayandığı duvarın arkasında ne olduğunu da göz önünde bulundurun (öbür odada o duvarda bir TV, sigorta kutusu, bir kablosuz telefon da aynı şekilde etkilenmeye neden olur)
2.Alternatif Manyetik Alanlar
Bir önceki maddede alternatif elektrik akımlarından bahsettik, bu alanların oluşması için bir elektrik akımına ihtiyaç yoktur. Ancak manyetik alanın oluşması için bir elektrik akımı gereklidir. Yani başucunuzda prize takılı bir abajur sadece alternatif elektrik alanı yaratırken, lambayı açtığınızda üstüne bir de alternatif manyetik alan eklenir. Bu alanın ölçüm birimi Tesla’dır (T). Bu çok büyük bir değer olduğu için genellikle Nanotesla (nT) kullanılır.
Yapı biyologları yaşam ve uyuma alanlarında alanlarında manyetik alanlara maruziyet açısından eşik değerleri; yaşam alanında maksimum 200 nT, uyuma alanlarında ise 20-100 nT arasında tespit etmişlerdir.
Peki şimdi bazı değerleri gözden geçirelim;
380 kV bir yüksek voltaj güç hattına 100 metre mesafedeyken ortamda oluşan manyetik alan 400 nT dır.
Bir radyo alarmlı saat içinde mevcut olan transformatör nedeniyle 2 metre uzağında bile 100 nT büyüklüğünde bir alan yaratır!!
Bir halojen lamba, yarım metre mesafede 10000 nT alan yaratabilir!!! Manyetik alan büyüklüğünü belirleyen kriterlerden biri, elektriği sağlayan kondüktör ile geri götüren kondüktör arasındaki mesafedir. Bu mesafe normalde elektrik kablolarında 1-2 mm iken halojen lambalarda iki kablo arasındaki mesafe oldukça uzun olduğu için inanılmaz büyüklükte bir alan oluşur (çünkü halojen lambalarda tavana asılan uzun iki kablonun birisi getiren öbürü geri götüren kondüktördür ve bu iki kablonun başlangıç noktası bir transformatördür, mesafeyi uzatan da bu durumdur).
Elektrikli battaniyelerin; sadece fişe takılıyken yarattığı yeterince yüksek elektriksel alanın üzerine bir de çalıştırıldığında eklenen manyetik alan konusunu düşünmek dahi insana rahatsızlık veriyor!
Alternatif manyetik alanlara bağlı oluşan hastalıklar listesi oldukça uzundur. Dejeneratif süreçler, hormonal dengesizlikler, kanser, kan basıncı dengesizlikleri, davranışsal problemler, migren, hiperaktivite, uyuma bozuklukları değişik çalışmalarda bildirilen etkilerden bazılarıdır.
Peki alternatif manyetik alanlara maruziyeti azaltmak ve kendimizi korumak için ne yapmalıyız?
Ne yazık ki bu oldukça zor. Alternatif manyetik alanlar duvarlardan geçebiliyorlar, bir cihazı çalıştırdığınız anda ortaya çıkıyorlar ve topraklama vs. gibi bir yöntemle bunları azaltmak mümkün değil. Bir yapı biyoloğuna ihtiyacınız var!
Bazı kablolar manyetik alanları azaltabiliyorlar. Örneğin bükümlü kablolar ve koaksiyel kablolar. MU metal manyetik alanları azaltabilen az sayıda maddeden biri. Ortamdaki manyetik alanı azaltmak için duvarlara tabaka tabaka kaplanabiliyor ancak çok pahalı ve tüm bir duvarı bu maddeyle kaplamak mümkün olmuyor. Uzman bir bina biyoloğu tarafından yapılacak bölgesel uygulamayla iyi sonuçlar alınabilir.
-
Statik Sabit Elektrik Alanları: Frekansları yoktur. Metal bir objeyi ellediğinizde birden çarpılmanıza neden olan şey budur. Vücut tarafından yüklenilmiş bir elektrik voltajı birden deşarj olur. Sentetik malzemeden yapılmış ayakkabılar, halılar, peluş oyuncaklar gibi elektik yüklenmesine neden olacak malzemeler bu duruma sıklıkla neden olurlar. Peki statik elektrik bize nasıl zarar verebilir?
Örnek verelim:
Kış aylarında hava soğuduğunda havada yeterli miktarda su molekülü depolanamaz. Nem miktarında bu azalma daha yüksek oranda statik elektrik birikimine neden olur çünkü deşarj daha zor hale gelir. Aynı zamanda odalarda toz partiküllerinin hareketi artar ve bunun sonucu olarak zaten kış mevsimi nedeniyle kurumuş olan mukoza membranlarımıza ekstra bir yük biner. Sonuç; solunum yolu enfeksiyonlarında artış. Çözüm ise; havayı nemlendirmektir. (Bu arada fazla nemlendirme sonucu bu kez de havada bakteriyel kolonilerin artacağını ve bunun da başka bir risk oluşturacağını da unutmamak gerekli).
Ayrıca iyi topraklanmış (örneğin hakiki deri kösele taban vs) ayakkabılar ve doğal kumaşlardan yapılmış kıyafetler giymek, doğal ahşap parkeler de statik elektriğin azaltılmasına fayda sağlar.
-
Sabit Manyetik Alanlar
Alternatif bir elektrik akımı nasıl bir alternatif elektrik alanı yaratıyorsa, doğru akım da sabit bir manyetik alan yaratır. En iyi bilinen sabit manyetik alan dünyanın manyetik alanıdır. Elektrosmog ile ilgili olan sabit manyetik alanlar ise yapay olarak manyetize olmuş metallerin oluşturduğu manyetik alanlardır.
Pusula dünyanın her yerinde kuzeyi gösterir, bazı yaylı yatakların üstü hariç!!! Metal yayların yapım aşamasında onlara kaynak yapılırken metalden oldukça yüksek bir elektrik akımı geçer ve metal manyetize olur. Sonrasında yıllar boyunca sabit bir manyetik alan yayar böylece dünyanın manyetik alanını saptırır. Uyuma alanlarında dünyanın manyetik alanının mümkün olduğu kadar düzgün olması sağlığımız açısından çok önemlidir. Evinizde yaylı yatak varsa üzerine bir pusula koyup kendiniz de bu testi yapabilirsiniz. Gerçek kuzeyden kaç derece sapmaya neden olduğunu belirleyebilirsiniz. Yapı biyolojisinde buna pusula sapması deniyor. Uyku alanında gerçek kuzeyden 2 derecelik bir sapma varsa bu hafif bir yük olarak adlandırılırken, 10 derecenin üzerinde bir sapma varsa majör yük olarak adlandırılır.
Kuvvetli mıknatıslar içeren cihazlara dikkat etme gerekliliği unutulmamalıdır. Örneğin yaylı yatağınızın üzerine hoparlörlerinizi koyarsanız önünüzdeki birkaç yıl süreyle manyetize olacaklardır ve yarattıkları alan vesilesiyle etkilenmenize neden olacaklardır.
Sağlık üzerinde etkileri özellikle akupunktur meridyenlerindeki doğal akışın etkilenmesi temelinde çok çeşitli semptom ve bulgularla kendini gösterebilir.
Yaylı yatak kullanmamak ve manyetize olma olgusuna karşı uyanık olmak gereklidir. Basit bir pusula ile ortamda manyetik alana bağlı gerçek kuzey sapmalarını belirlemek ve o ortamdan kaçınmak ya da en azından böyle bir ortamda uyumamak önlem için yeterli olacaktır.
-
Yüksek Frekanslı Elektromanyetik Dalgalar:
Hava yoluyla, kablosuz şekilde iletimi yapılabilen dalgalara yüksek frekanslı elektromanyetik dalgalar denir; örneğin radyo ve televizyon vericileri, cep telefonları, uydular, uzaktan kumanda cihazları, kablosuz telefonlar, mikrodalga fırınlar.
Bu dalgaların oluşturduğu alan kuvvetinin birimi Volt/ metre (V/m) ya da Amper/metre (A/m) olarak verilir. Elektromanyetik dalgaların yoğunluğu, radyasyon yoğunluğu Watt/santimetrekare (W/cm2) olarak ifade edilir. Vericinin gücüne bağlı olarak ve ona yaklaşıldıkça artar.
Bu tür dalgalarla etkilenme ile ilgili biyolojik eşik değerler genellikle termal etkilere bağlı olarak verilir. Yani bu dalgalara maruz kalan nesnedeki ısınma miktarı ölçülür. Bu endüstri açısından akılıca bir çözüm, ama aslında biyolojik etkiler sadece ısınmanın oluşturduğu etkilerle sınırlı değildir. Bu konuda araştırmalar yoğun bir şekilde evam etmektedir. EKG değişiklikleri, fizyolojik etkilenmeler, genetik kusurlar, kan beyin bariyer geçirgenliğinde değişiklikler, hormonal dengesizlikler, görme bozuklukları, kanser bu ısı bağlantılı olmayan (non-termal) çalışmalarda bildirilen yan etkiler arasında sayılabilir.
Uçakta cep telefonunuzu kapatmanızın istenmesinin sebebi, cep telefonlarının uçağın irtifa kaybetmesine ve navigasyon sistemlerinin bozulmasına neden olabilmesidir. Bir jumbo jete bunu yapabilen cihazın, dünyanın en gelişmiş bilgisayarından daha karmaşık ve iyi dengelenmiş olan, insan vücudunun karmaşık elektronik sistemleri üzerine etkilerini sadece tahayyül etmek yeterlidir.
Bu konuyla yapılan bir deneyde tavuk yumurtaları kuluçka aşamasında günde birkaç saat boyunca 1.25 GHz yüksek frekanslı radyasyona maruz bırakılmış ve oluşan yavrularda çok belirgin doğumsal kusurlar ortaya çıkmış. Bu deneyde kullanılan güç sadece 0.9 mW. Bir kablosuz telefonun (DECT) çalışma gücünün 250 mW olduğunu bilmek sizi şaşırtabilir.
Asbestin akciğer kanserine neden olduğu 1900 lü yılların başından itibaren bilinmesine rağmen bunun neden olduğu hastalıkların mesleki hastalık olarak kabul edilmesi 1936 yılını bulmuş, asbestin kullanımının yasaklanması ise ancak 1996 da olmuştur!!! Bunu cep telefonları konusuyla bağlantılı olarak iyi düşünmek gereklidir.
Bir de puls modülasyonu konusu var ki çok önemli. Verileri frekanslar şeklinde göndermek için değişik yöntemler var. Örneğin radyolardaki FM (frequency modulation) yönteminde veriler ani frekans değişiklikleri yapılarak iletilir. AM (amplitude modulation) radyolar ise yoğunlukta değişiklik yaparak verileri iletir. Bunların ikisi de analog temellidir ve cep telefonları ve kablosuz telefonlarda kullanılan puls modülasyonundan çok daha az tehlikelidir.
Puls modülasyonunda bir veri paketi saniyede 216 sinyal ile gönderilir. Bu 216 sinyalin her biri keskin bir atımdır. Bu atımlar arasında boşluk vardır. İşte burada işin püf noktası yatıyor. Hesaplamalar yapılırken, aradaki boşluklar da hesaba katılıyor ve ortalama bir değer çıkıyor. Örneğin ortalama değer 10 mW bulunuyor ve böylece biyolojik eşik değerin (zarar vermeyecek değer) altında kalıyor. Oysa her bir darbenin gerçek değeri 250 mW!!!
Sadece cep telefonları değil kablosuz telefonlar da puls modülasyonu ile çalışıyor ve işin ilginç tarafı onlar sadece bir arama olduğunda değil, tüm gün boyunca bu iletimi yapmaya devam ediyorlar.
Çağımızda cep telefonu kullanmama önerisi gerçeklikle örtüşmez ama maruziyeti azaltmak için yapılabilecek bazı şeyler var. Örneğin arabalarda dış anten bağlantılı hands free setler kullanılabilir, Deri bir cep telefonu kılıfı ve içinde metal folyodan bir astar baş bölgesindeki radyasyon yoğunluğunu oldukça azaltabilir. Ayrıca cep telefonu satın alırken cihazın SAR (Specific Absorption Rate) yani özgül emilim oranı değerini kontrol etmek ve mümkün olduğu kadar düşük olmasına dikkat etmek gereklidir. Ancak yukarıda ifade ettiğimiz gibi yasalar tarafından belirlenen bu değerler puls modülasyonunun her bir atımda en yüksek değeri konusunu göz ardı etmektedir yani önerilen limitler içinde kalan bir cep telefonu hiçbir problem yaratmaz demek mümkün değildir.
Sağlığa olumsuz etkileri ve yapılmış çalışmaları moralleri iyice bozmamak için yazmayacağım ancak özellikle çocukları cep telefonlarından uzak tutmanın çok kritik olduğunu söylemek gerekli.
Peki Elektrosmog bizi etkilemiş mi nasıl anlayacağız?
Yorgunluk, halsizlik, baş ağrıları, davranış değişiklikleri, sık üst solunum yolu enfeksiyonları geçirme gibi şikayetleriniz varsa ve bu yazıda bahsedilen alanlara maruziyetiniz yoğun ise etkilenme düzeyini test ettirebilirsiniz.
Nasıl olduğu konusu için “Elektrosmog Kaynaklı Stresin Test Edilmesi ve Giderilmesi” yazımı okuyabilirsiniz.
Oğlumun odasına ve kendi yatak odamıza ikeada çok beğendiğimiz metal karyolayı alacağız..bu konuyu araştırırken bu yazıyı buldum..çok etkilendim 😦 fakat oğlum da ben de yatagı o kadar sevdik beğendik ki.. bilemiyorum kararsızım..
oğluma çok ender (7 buçuk yaşında) cep telefonu verdiğim için şükrettim bu arada…
BeğenBeğen